Anaokulu ve Kreşlerin Önemi

Çocuklar doğdukları günden itibaren anne-babalarının yardımına ihtiyaç duyarlar. Her gün biraz daha gelişip büyüyen çocuklarımız artık sosyalleşme, arkadaş ve akran iletişimine ihtiyaç duydukları gün, bir büyüğün ilgisi veya iletişimi yetersiz kalır. İşte bu zamanı fark etmek çocuklar için oldukça önemlidir. 36'ncı aydan itibaren akranları ile sosyalleşme istekleri fark edilen çocukların parklar, ev ziyaretleri ve arkadaş ortamları günlük rutinler içerisinde onları en mutlu eden zaman dilimleri olur. Aslında bu, ebeveynlere çocuğu için okul çağrısıdır. Bu çağrıyı fark eden ve bu çağrıya cevap verebilen anneler çocuklarının dış dünyaya güvenli bir adım atmasına destek olurlar. Bu adım çocuğun tek başına atabileceği bir adım olmadığı için doğal olarak anne-baba olmanın aslında bilinçli bir şekilde hareket etmesini vurgular.

Çocukların anaokuluna başlaması ve evden farklı bir ortamda uzun vakit geçirmesi onun sosyalleşmeyle beraber duygusal zekalarının gelişmesi için en uygun ortamdır. Özgüveni yüksek bir birey olma, kendini ifade edebilme ve empati yapabilme becerisine sahip olurlar.

Çocukların gelişim özelliklerine göre tasarlanmış ortamlarda oyun oynamaları ve vakit geçirmeleri, bedensel ve ruhsal sağlıklarına doğrudan etkilidir. Anaokulu, kreş ve oyun gruplarında ortamlar bu şekilde dizayn edilmiştir. Çocuklar için çok sayıda oyuncak bulunan o harika ortamlar gerçekte profesyoneller tarafından üzerinde düşünülmüş ve gelişim alanlarını destekleyecek nitelikte donatılmıştır.

Çocuklar anaokuluna başladıklarında hayatlarında ilk defa bir problem ile yüzleşirler genel olarak: Ebeveynsiz bir ortamda hayatına devam etmek.

İşte bu duygu; kriz yönetimi, arkadaşlık, okul, öğretmen gibi kavramları ön plana getirir. Genel olarak parklar, oyun alanları tam olarak güvenebildiğimiz ortamlar değildir. Bu güvensizlik doğal olarak ebeveyn denetimini beraberinde getirir. Aslında okul, ailenin güven duyduğu ve kontrolün öğretmenler tarafından yapıldığı özel bir ortamdır. Çocuklar arkadaşlık kurarken, bir anlaşmazlık yaşarken, bir sorun yaşadıklarında öğretmenler öğrencilerine şu mesajı verir:‘’Ben buradayım fakat sana güveniyorum, yaşadığın sorunların üstesinden kendin de gelebilirsin.’’ Kendi tecrübelerini yaşama fırsatı bulan çocuklar, gerçeklerle yüzleşmeye ve bu gerçekler karşısında yaşadığı duygularını tanımaya dolayısıyla duygu yönetimini yapmaya başlar. 

Aktif-pasif etkinlikler dengesi kurulan ortamlarda, çocuklar bir yandan enerjilerini atarken diğer taraftan da hızla gelişen fiziksel gelişimlerini gözlemlemiş ve buna katkı sağlamış olur. Doğal olarak bilişsel gelişime katkı sağlayan akademik bilgileri de eğlenirken öğrenmiş olurlar. Hayatları boyunca devam edecek olan öğrenme ve okul kavramı ise böylece beyinlerine olumlu bir şekilde kodlanır.


Çocuklar; sınırları ve bir tık ötesini bildiklerinde kendilerini güvende hissederler. Bu duyguyu yaşatan okul ise çocuğa günü planlama ve düzenli yaşama yetenklerini kazandırır. Uyku ve beslenme rutinleri bir düzen içerisinde ilerler.


Oyunlar aslında hayatın küçük ve eğlenceli demolarıdır. Okul ise gerçek yaşamın en güvenli simülasyonudur. Çocukların hayata atılan ilk adımları oldukça önemlidir. Bu önemli anların ne zaman, nasıl ve nerede olacağına karar verecek olan kişi sizsiniz yani ebeveyndir. Bir ebeveyn olarak unutmayın ki; anaokulunda, kreşte öğrenmeyi eğlenerek gerçekleştiren bir çocuk mutlu olur. Mutlu bir çocuk mutlu bir yuva daha da önemlisi mutlu bir gelecek demektir. İşini bilimsel ve profesyonel olarak gerçekleştiren anaokulu ve kreşlerde dünyadaki pek çok faaliyeti gerçekleştirmek için gerekli kavramsal, psiko-motor, duygusal becerilerini geliştirmeye yönelik olarak hazırlanan Yaşam Becerileri ve Kişilik Gelişim Programı ile çocukların yaş gruplarına göre yaşam becerileri kazanmaları, sosyal ve duygusal gelişimlerinin sağlanması amaçlanır.


Yazar : Oyun Grupları